UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Kapadokya’nın en özel alanlarından biri olan Zelve Açıkhava Müzesi’nin girişine yapılan modern iş merkezi ve çarşı türü yapılar, bölge halkı ile turizm temsilcilerinin tepkisine neden oldu. Avanos’a bağlı Çavuşin’in Kale İçi bölgesinde, hem turizm açısından kritik konumda olan hem de birinci derece sit alanı niteliği taşıyan bölgede yükselen bu yeni yapılar, Kapadokya’nın tarihi ve doğal dokusuyla uyumlu olup olmadığı tartışmalarını beraberinde getirdi.
“Peribacaları modern yapı gölgesinde kalıyor”
Peribacaları ve kaya oyma yerleşimleriyle dünyanın en özgün jeolojik oluşumlarından biri olan Kapadokya’da, yıllardır süren tahribat ve erozyon tehdidi devam ederken, bölgenin korunmasına yönelik adımların yetersiz kaldığı görüşü ağırlık kazanıyor. Turizm sektörü temsilcileri, özellikle modern mimari çizgiler taşıyan yapıların vadinin girişine inşa edilmesini “bölgenin ruhuna aykırı” olarak değerlendiriyor.
Bölge turizmcileri, UNESCO’nun 1985 yılında Kapadokya’yı Dünya Mirası Listesi’ne almasının ardından geçen yıllarda ilerleme yerine çok sayıda tartışmalı projeyle gündeme gelindiğini hatırlatıyor. Bu süreçte, bölgenin korunmasında yerel imkânların sınırlı kaldığı, doğal tahribat karşısında daha bilimsel, sürdürülebilir ve uluslararası standartlarda bir koruma yaklaşımına ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.
UNESCO desteği ve uluslararası iş birliği çağrısı
Uzmanlara göre, Kapadokya’nın yalnızca doğal güzelliği değil, aynı zamanda kaya kiliseleri, yer altı kentleri ve benzersiz kültürel birikimi, dünya turizminde ayrıcalıklı bir yere sahip. Ancak tüm bu değerlerin korunabilmesi, yerel yönetimlerin ve devletin tek başına vereceği mücadeleyle sınırlı kalıyor. Bölge temsilcileri, UNESCO’nun bilimsel desteğinin, koruma tekniklerinin geliştirilmesinde kritik rol oynayabileceğini belirtiyor.
Bu kapsamda; Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerel yöneticiler, turizm sektörü temsilcileri, ilgili üniversitelerin bilim insanları ve UNESCO yetkililerinin katılacağı geniş kapsamlı bir toplantı düzenlenmesi talep ediliyor. Amaç, Kapadokya’nın mevcut sorunlarının tüm yönleriyle masaya yatırılması ve uluslararası standartlarda bir koruma stratejisinin hayata geçirilmesi.
“Kapadokya’yı koruyan özel bir kanun yok”
Turizm sektörü temsilcileri, bugün kıyıları koruyan bir kıyı kanunu bulunduğunu ancak Kapadokya gibi dünyada eşi benzeri olmayan bir doğal mirası koruyan özel bir yasanın hala çıkarılmadığını dile getiriyor. Peribacaları, vadiler, kaya oyma kiliseler ve yer altı kentleriyle dünya kültür envanterinde kendine özgü bir yere sahip olan Kapadokya’nın, modern yapılaşma baskısı altında giderek kimlik kaybı yaşadığı ifade ediliyor.
Bu noktada uzmanlar, “Kapadokya için özel bir koruma kanunu” çıkarılmasının artık zorunluluktan öte gecikmiş bir adım olduğunu vurguluyor. Böyle bir kanunun hem kaçak yapılaşmayı hem de doğaya uyumsuz projeleri engelleyerek bölgenin geleceğini güvence altına alabileceği belirtiliyor.
Yetkililere açıklama çağrısı
Zelve Vadisi girişindeki yeni iş merkezleriyle ilgili kamuoyunda büyüyen tepki üzerine, bölge sakinleri ve turizm temsilcileri yetkilileri açıklama yapmaya davet ediyor. Projeye ilişkin onay süreçleri, sit alanı statüsü, koruma kurulu kararları ve mimari uygunluk gibi konuların şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılması isteniyor.
Bölge halkı, “Hayırdır inşallah Kapadokya’da neler oluyor?” diyerek, yapılan yapıların bölgenin doğal ve kültürel mirasına ne gibi etkiler doğuracağı konusunda ciddi endişe taşıyor.
“Geleceğe miras bırakmak istiyorsak şimdi harekete geçmeliyiz”
Uzmanlar ve turizm sektörü temsilcileri, Kapadokya’nın yalnızca bugünün değil, tüm insanlığın ortak mirası olduğunu hatırlatarak şu uyarıda bulunuyor:
“Eğer bugün güçlü bir koruma anlayışı geliştirmezsek, gelecek nesillere bırakacak peribacaları ve kaya kiliseleri bulmakta zorlanabiliriz. Kapadokya’nın yok oluşunu değil, bizden geleceğe uzanan bir kültürel köprü oluşturmasını istiyoruz.”
Peri bacalarının büyüsünü yaşamak için gelen ziyaretçileri ilk karşılayan şey, doğayla uyumsuz betonarme dükkanlar olmamalı.
Bu toprakların ruhu korunmalı. Kültürel miras, ticari hesaplarla değil, estetik ve saygıyla yaşatılır.
Kaynak Fotoğraf sosyal medyadan paylaşan Ali İhsan Sarıhan
📩 İletişim: [naciisler@gmail.com]