“Haber Özel Gazeteci Naci İŞLER” Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Taşkınpaşa Köyü’nde, köylüler ve yerel yöneticiler, 14. yüzyıldan kalma Taşkınpaşa Camii’nin orijinal kapısı, mihrap ve minberinin yeniden ait olduğu yere dönmesini istiyor. Köy muhtarı Salim Özdemir, eserlerin 1960’lı yıllarda yerinden sökülerek Ankara Etnografya Müzesi’ne götürüldüğünü belirterek “Cami ibadete açık. Bu tarihi parçaların ya yeniden yerine konulmasını ya da aslına uygun birer kopyasının yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
Kapadokya’nın Sessiz Mirası
Karamanlı Emirlerinden Taşkın Paşa tarafından 14. yüzyıl ortalarında yaptırılan Taşkınpaşa Camii, Kapadokya’nın yalnızca doğal güzellikleriyle değil, kültürel ve sanatsal mirasıyla da öne çıkan yapıları arasında yer alıyor. Kesme taş mimarisi, sade ama güçlü dış görünümü ve iç mekândaki ince işçiliğiyle cami, yedi asırdır bölgenin kültür sahnesinin önemli bir temsilcisi olmaya devam ediyor.
Caminin en dikkat çeken unsurları ise ahşap kapısı, mihrap ve minberi. Ceviz ağacından kündekârî tekniğiyle yapılan, çivi ve yapıştırıcı kullanılmadan birleştirilen bu parçalar, Anadolu ahşap sanatının en nitelikli örnekleri arasında gösteriliyor. Özellikle caminin ahşap mihrabı, günümüze ulaşmış tek ahşap mihrap örneği olması nedeniyle büyük bir kültürel değer taşıyor.
1960’larda Müzeye Taşındı
Tarihi caminin özgün kapı, mihrap ve minberi, çeşitli koruma ve güvenlik gerekçeleriyle 1960’lı yıllarda yerinden sökülerek Ankara Etnografya Müzesi’ne götürüldü. O tarihten bu yana cami, bu üç önemli unsurdan yoksun şekilde ibadete açık. Köy halkı ise yıllardır bu kaybı hissederek, eserin ruhunu tamamlayan bu parçaların yeniden yerinde görülmesini istiyor.
Muhtar Salim Özdemir, “Köyümüzün camisi hâlâ aktif şekilde kullanılıyor. Ancak orijinal mihrap, minber ve kapımız yerinde değil. Bunlar caminin kimliğinin çok önemli parçaları. Ya geri getirilmesini ya da orijinaline birebir uygun şekilde yeniden yapılmasını talep ediyoruz” diyerek çağrısını yineledi.
Külliyenin Bütünlüğü İçin Adım Bekleniyor
Taşkınpaşa Camii, yalnızca bir ibadet mekânı değil; aynı zamanda bir külliyenin merkez yapısı. Cami, kümbet, açık türbe, medrese ve namazgâh aynı avlu düzeni içinde konumlanıyor. Bu yönüyle yapı, tarihte Anadolu’nun önemli geçiş güzergâhlarından biri üzerinde yolcuların ihtiyaçlarını karşılayan bir durak işlevi görmüş.
Caminin doğusundaki kümbetin Taşkın Paşa’ya ait olduğu düşünülürken, kuzeydoğudaki açık türbede Emir Hızır Bey, oğlu İlyas Bey ve torunu Hasan Bey’in mermer sandukaları bulunuyor. Bu yapılar, bölgenin siyasi ve kültürel tarihine sessiz birer tanıklık sunuyor.
Tarihin İzlerini Tamamlayacak Bir Adım
Bugün Taşkınpaşa Camii, mimarisi ve bulunduğu coğrafyanın mistik atmosferiyle ziyaretçilerini ağırlamaya devam ederken, caminin en değerli unsurları olan kapı, mihrap ve minberin yeniden yerine kazandırılması köylüler arasında büyük bir beklenti oluşturuyor.
Kültür ve sanat tarihçileri, Anadolu’nun ahşap işçiliğinin nadir bir örneği olan bu eserlerin ait olduğu mekânda sergilenmesinin hem kültürel bütünlük hem de yerel turizmin güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olabileceğini belirtiyor.
📩 İletişim: naciisler@gmail.com