UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve dünyanın en özgün coğrafyalarından biri olarak kabul edilen Kapadokya, bir kez daha vahşi turizm ve denetimsiz yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya.

Devrent Vadisi’nde yaşanan doğa katliamına benzer bir tablo, bu kez Ortahisar’daki Kızılçukur Vadisi seyir alanında ortaya çıktı. Gün batımının en güzel izlendiği noktalardan biri olan vadi, kafe, satış noktası ve çeşitli ticari işletmeler için başlatılan inşaat projeleriyle kuşatılmış durumda.

NEVÜ ile Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi Arasında Kültürel Miras İçin Stratejik İş Birliği Protokolü İmzalandı
NEVÜ ile Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi Arasında Kültürel Miras İçin Stratejik İş Birliği Protokolü İmzalandı
İçeriği Görüntüle

🌍 SİT Alanında İnşaat: “Koruma” mı, “Kullanım” mı?

Kızılçukur Vadisi, resmi olarak SİT alanı statüsünde bulunuyor. Bu statü, bölgenin doğal dokusunun, kültürel mirasının ve jeolojik yapısının korunmasını zorunlu kılıyor.

Ancak son aylarda bölgede artan yapılaşma, “Bu projelere kim, nasıl izin verdi?” sorusunu gündeme taşıdı.

Yerel halk ve çevreciler, Kapadokya Alan Başkanlığı’nın bu projelere onay vermesini sert bir dille eleştiriyor. Vadi çevresine yapılan betonarme yapılar ve ticari alanlar, bölgenin doğal siluetini bozmakla kalmıyor; aynı zamanda su kaynaklarını, bitki örtüsünü ve yaban hayatını da tehdit ediyor.

🏛️ Alan Başkanlığı’ndan Açıklama: “Nicelikten Çok Nitelik Odaklı Planlama”

Eleştirilerin odağındaki Kapadokya Alan Başkanlığı, yaptığı açıklamada bölgenin korunmasına yönelik vizyonlarını vurguladı.

Açıklamada, “Kapadokya’nın dünyada eşi benzeri olmayan doğal, tarihi ve kültürel mirasını sürdürülebilir şekilde yönetmek ve gelecek nesillere aktarmak için nicelikten çok nitelik odaklı bir planlama anlayışını benimsiyoruz” denildi.

Alan Başkanı ayrıca, Kapadokya Bilimsel İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun bölgedeki karar süreçlerinde kritik bir rol oynadığını belirterek, “Bilimsel veriler ışığında alınan her karar, Kapadokya’nın geleceğini şekillendiriyor” ifadelerini kullandı.

Ancak sahadaki uygulamalar, bu açıklamayla çelişen bir tablo ortaya koyuyor. Kapadokya’nın doğasına aykırı yapılan ticari yapılar, “kültürel bütünlük” ve “sürdürülebilirlik” ilkelerinin kâğıt üzerinde kaldığı yönünde eleştirilere neden oluyor.

🌋 Doğanın Sessiz Çığlığı

Jeolojik oluşumları, peribacaları ve tarihi yerleşimleriyle dünyanın dört bir yanından turist çeken Kapadokya, aynı zamanda doğanın milyonlarca yıllık emeği.

Uzmanlara göre, bölgedeki her yeni inşaat, sadece estetik bir müdahale değil; doğal dengeyi bozan geri dönüşsüz bir tahribat anlamına geliyor.

Vadi tabanında açılan yollar, su akışını değiştiriyor; ağır iş makineleriyle yapılan kazılar, toprak erozyonunu hızlandırıyor.

Kapadokya’da yaşayan birçok yurttaş ve çevre örgütü, bu gidişata “dur” demek için “Vahşi Turizme Son – Kapadokya’yı Koruyalım” çağrısıyla sesini yükseltiyor.

🕊️ Gelecek Nesiller İçin Koruma Çağrısı

Kapadokya sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın ortak mirası.

Doğal güzellikler, tarihî dokular ve kültürel değerler, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna kaybedilmemeli.

Bölge halkı, bilim insanları ve doğa savunucuları, kamu kurumlarını şeffaflığa, denetime ve koruma öncelikli planlamaya davet ediyor.

Kapadokya’nın büyüsünü yaşamak istiyorsak, önce onu korumayı öğrenmemiz gerekiyor.

Çünkü Kapadokya bir miras değil, yaşayan bir varlık — ve şu anda yardım istiyor.

Kaynak Fotoğraflar: Mükremin Tokmak

📩 İletişim: [email protected]A (1)-6A (1)-7A (2)-6A (3)-5A (4)-5A (5)-4A (6)-3A (7)-3A (8)-3