“Haber Özel” Gazeteci Naci İŞLER. Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Taşkınpaşa köyünde bulunan ve 14. yüzyılda Karamanlı emirlerinden Taşkın Paşa tarafından yaptırılan tarihi Taşkınpaşa Camii, benzersiz ahşap mihrabı ve minberiyle yüzyıllardır ayakta duran anıtsal bir yapı olarak dikkat çekiyor. Kapadokya’nın özgün mimari mirasının önemli örneklerinden biri kabul edilen cami, ziyaretçilerine adeta tarihin durduğu bir mekânda yolculuk yapma hissi yaşatıyor.
Köyün merkezinde yer alan cami, kesme taş mimarisi, sade dış görünümü ve ihtişamlı iç süslemeleriyle Beylikler Dönemi’nin karakteristik yapısını yansıtıyor. Caminin en çok ilgi gören unsurları ise 700 yılı aşkın süredir varlığını sürdüren ahşap mihrap ve minberi. Günümüzde orijinalleri Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenen bu eserler, İslâm sanatında Selçuklu üslubundan Osmanlı üslubuna geçiş sürecinin en etkileyici örnekleri arasında gösteriliyor.
Kündekâri Tekniğinin Ustalık İzleri
Caminin mihrabı ve minberi, Anadolu ahşap işçiliğinin en zarif örneklerinden biri olan kündekâri tekniğiyle yapılmış olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Sert ceviz ağacından, hiçbir çivi veya yapıştırıcı kullanılmadan küçük geometrik parçaların birbirine geçirilmesiyle oluşturulan bu nadide yapı parçaları, ustalarının ince zevkini ve yüksek teknik bilgisini gözler önüne seriyor.
Geometrik ve bitkisel motiflerin yanı sıra dönemin hat sanatını yansıtan yazı süslemeleri de mihraba ayrı bir estetik değer katıyor. Bu özellikleri sayesinde Taşkınpaşa Camii’nin ahşap mihrap ve minberi, Beylikler Dönemi sanatının en seçkin örnekleri arasında yer alıyor.


Taşkınpaşa Camii, bir dönem geniş bir külliye yapısının da merkezindeydi. Cami, kümbet, açık türbe (Hızır Bey Türbesi), namazgâh ve medreseden oluşan bu yapı topluluğu, Nevşehir’i güney bölgelerine bağlayan eski yol güzergâhı üzerinde konumlanıyordu. Bu nedenle yolculara yön gösteren ve ibadet ihtiyaçlarını karşılayan “namazgâh” yapısı, külliyenin önemli unsurları arasında yer alıyordu.
Caminin doğusunda yer alan kümbetin banisinin kesin olarak bilinmediği, ancak Taşkın Paşa’ya ait olabileceği düşünülüyor. Kesme taşın ustalıkla işlendiği bu iki katlı kümbet, içten kubbeli, dıştan piramidal külah biçimiyle dönemin mimari anlayışını yansıtıyor.
Caminin kuzeydoğusundaki Hızır Bey Türbesi ise altıgen planlı, sivri kemerlerle birbirine bağlanan ayaklar üzerinde yükselen açık türbe formuyla dikkat çekiyor. İçinde bulunan üç mermer sandukanın Emir Hızır Bey, oğlu İlyas Bey ve torunu Hasan Bey’e ait olduğu kabul ediliyor.
Aslına Uygun Şekilde Ayakta
Aradan geçen yüzyıllara rağmen Taşkınpaşa Camii, karakteristik mimari özelliklerini büyük ölçüde korumuş durumda. Günümüzde de aslına uygun şekilde ibadete açık olan yapı, hem yerli hem yabancı ziyaretçilerin uğrak noktaları arasında yer alıyor.
Tarihi dokusu, ustalıkla şekillendirilmiş ahşap eserleri ve özenle korunmuş mimarisiyle Taşkınpaşa Camii, Kapadokya bölgesinin saklı kalmış hazineleri arasında öne çıkmaya devam ediyor. Uzmanlara göre caminin ahşap mihrabı ve minberinde kullanılan tekniklerin detaylı biçimde incelenmesi, geçmişten günümüze taşınan bu eşsiz zanaat mirasının geleceğe aktarılması açısından büyük önem taşıyor.
📩 İletişim: [email protected]




